Olumlu Düşünmenin Gücü
Aslında olumlu düşünmemizin gerekli olduğunu biliriz ve bir ara “Evrene pozitif mesaj gönderelim” bakış açısı oldukça popüler de olmuştu ama yinede bir çoğumuz bunu başaramayız. Olumsuz şeylerin zihnimizi esir aldığını ve ondan kurtulmanın hiçte kolay olmadığını söyleriz hepimiz, bunu çokta yaşamışızdır. Hatta bazılarımız çok şanssız olduğunu düşünür. Bana kalırsa bu düşünce tüm olumsuzlukları yaşamayı reddeden insanlarda oluşur. Sanki daima olumlu şeyler yaşamamız gerekiyormuş gibi hayatı yaşayanlarımız vardır muhakkak. En ufak olumsuzlukta enerjisini kaybeden bir insan hayatın negatifliğine minimum tahammül ediyordur ancak bu hayatın olumlu yönlerininde olumsuz yönlerininde bizim için olduğunu kabul etmeliyiz. Biz bu ömrü yaşamak için yaratıldık ve bu ömürde başımıza her şey gelebilir, bizim bu durumlarda yapmamız gereken şey ise sabırla beklemektir. “Her hayırda bir şer, her şerde bir hayır vardır” sözüne istinaden sabır ve şükürle yaşamaya devam etmeliyiz. Biz her zaman göremesekte doğrular bellidir. Tüm bunları yaşarken sabırla Yaradan’a teslim olmak göstermemiz gereken en temel davranış.
“Hepimiz varoluşlarımıza bir anlam ararız. Kundaktaki ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür, hayat değil. Hayatı biraz da kendimiz yaparız.” demiş Murathan Mungan.
Bir ömrün içerisindeyiz ve bu ömür de başımıza gelen her şey olağan olmalı bizim için. Hayatın belirli evrelerinde olumsuzluklar artar belirli evlerinde azalır ve bunların seviyesi diğer insanlarınkiyle kıyaslanamaz. Çünkü herkes kendini gösterdiği kadar bilinir aksini düşünmek bize zarardan başka bir şey getirmez. Başka insanlarda olanları bir kenara bırakmak daha akıl kârı olacaktır. Bu olumlu-olumsuz yaşantılardan ders çıkartmak ve daha farkında daha tecrübeli bir kişi olarak ömrümüzü devam ettirmek hem kendimize hem çevremize hem de tüm insanlığa olabildiğince faydalı olmak güzel bir tercih olabilir.
Olumlu düşünme şekli insandan insana elbette değişebilir tabi ancak tüm duygular benim içindir ve normaldir demek ortak bir gerekliliktir. Biz üzüldüğümüzde, kızdığımızda veya özlem içinde kavrulduğumuzda kötü şeyler yaşamış olabiliriz ancak bu duygular kötü duygular değildir. Her duygu yaşanması gerektiği kadar yaşanmalıdır. Bu yaşamamız gereken duyguyu bastırmak bizde derin ve geçici görünmez yaralar açabilir. Ondan dolayı her duyguyu yaşamalıyız kimimiz bu duyguları uyuyarak arkada bırakacağına inanır ama bu sadece geçici bir çözümdür çünkü uyanınca her şey yerli yerinde hiçbiri halledilmemiz bir şekilde bizi bekliyor olacaktır ondan dolayı hadi hep birlikte kalkalım, savaşalım ve şu çökmüş durumdan çıkalım. Problemlerimizden kaçmadan savaşalım onları alt edelim ve yepyeni bir hayata adım atalım. Çünkü her son yepyeni bir başlangıçtır.
Ha birde ağlamayı güçsüzlük diye addedenler varmış. Ağlamak güçsüzlük değildir… Ağlamak belki de kişinin kelimeler kullanmadığı halde kendini en mükemmel anlattığı hal dilidir. Ağlamak rahatlatır. Volkan olan vücudun müthiş bir patlamasıdır. Bir çöp kamyonu gibi tüm atılacakları atıp daha sonra orayı kazıp yerin dibine gömmektir. Hiç ağlamaz mı güçlülük abidesi dünya liderleri? Belki de en çok onlar ağlar…
Bir akrabam “48 yaşındayım hayatını anlat deseler 1 saate anlatırım” demişti.
Elimizde bir ömür varken bunu harcamamamız gereken yerlere kötü ruh hallerimizden dolayı harcadığımızda geriye dönüp pişmanlık duymaktansa bu ömrü iyi değerlendirip geriye bakınca “vay arkadaş ne yaşadık be” demek daha güzel olmaz mı?
Kevser Döne/RPD Öğrencisi
0 yorum