Esma Biltaci
![](https://www.patikatoplulugu.blog/wp-content/uploads/2019/03/69830.jpg)
‘’Hayat, iman ve cihattır.’’
sözüne benim lügatimde bir isim daha eklendiğinde on yedi yaşıma girmek üzereydim tıpkı on yedi yaşında Rabiatü’l Adeviyye meydanında davası uğruna hayatını cihada dönüştüren ve şehadetle nasiplenen Esma Biltaci gibi.
O yaşlarda beni en çok etkileyen şeylerden biri de şehit Esma’nın o yaşına rağmen büyük bir dava şuuruna sahip olmasıydı yaşıtlarından farklıydı. Esma tıpkı annesinin, kardeşlerinin anlattığı ve babasının mektubunda bahsettiği gibiydi:
‘’ Akranlarının uğraştığı işlerle meşgul olmadın. Her zaman derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye olan açlığın dinmedi.’’
2013-2014’ lü yıllar ülkemiz ve dünyada ortalığın biraz daha kızıştığı ve karıştığı ne doğru ne yanlış kim samimi her şeyin birbirine girdiği yıllar lokomotifi gibiydi. 2013 yılında Dünya gündemi Mısır Darbesi’ yle çalkalanıyordu. Seçimle başa gelen Mursi’ ye karşı başlatılan darbe sonucu Mursi hapsedilmiş ve Rabiatü’l Adeviyye meydanında karışıklıklar çıkmıştı. Bu karışıklıklarda Müslüman Kardeşler Teşkilatı (ihvan) liderlerinden Muhammed el- Biltaci’ nin kızı Esma Biltaci ordunun darbe karşı göstericilere ateş açması sonucu 14 Ağustos 2013 tarihinde şehit edildi.
Tarihe de Rabia Katliamı olarak geçen Rabiatü’l Adeviye ve Nahda meydanlarında yüzlerce kişinin katledilmesi üzerine Uluslararası Rabia Platformu 14 Ağustos’u ‘’Dünya Rabia Günü’’ ilan etti.
İşte Esma Biltaci böyle bir günün sembollerinden direniş namında bir esma.
Şehadetle nasiplenen birçok kişinin yaşamlarına baktığımızda görürüz ki şehadetleri öncesinde de hayırda yarışan, hakkıyla sabreden ve Hakk’ ı tavsiye eden bir hayat inşasıyla bu dünyadan göçmüşlerdir. Esma Biltaci’ nin hayatını da annesinin, kardeşlerinin ve babasının anlattığı kadarıyla aktarabiliyoruz sizlere.-
Anne Sena Biltaci Esma’ yı şu sözlerle ifade ediyor: ‘’ Allah onu bu dünyanın çirkinliklerinden kurtardı.’’ diyen Biltaci, Esma dört ay önce Kur’an hıfzını tamamlamıştı. Rabia meydanını, oradaki yaralıları Kur’an okuyarak korumaya gayret gösteriyordu. O, zulme ve tuğyana karşı mücadele ederken şehit oldu.’’ diyerek anlatır Esma’ yı.
Bir anne için en büyük acı ve yokluk belki de evladını kaybetmek ancak bu yokluk şehadet varlığıyla doluyorsa ve dolmuşsa eğer ne mutlu öyle ki bir şehit annesi.
Kardeşleri de şöyle anlatır Esma’ yı: Küçüklüğünden beri çok şefkatli ve yardımsever bir çocuktu.’’ diyerek anlatırlar Esma’ yı.
Babası ise bambaşka anlatır Esma’ yı…
2013 yılını hatırlayanlar bilirler babası Muhammed el- Biltaci’ nin kızı Esma’ ya yazdığı defalarca okunan ve dinlenen mektubu. Sizlere tekrardan hatırlatmak isterim ki sabrın, metanetin ve iman kuvvetinin nişanesi niteliğinde olan bu mektubu ki o duygu tazeliğini tekrar yakalayalım ve bir Fatiha okuyalım o güzel ruha…
İşte El Biltaci’ nin Adeviyye Meydanı’nda keskin nişancının kurşununa hedef olan 17 yaşındaki kızı Esma için yazdığı o mektup:
Sevgili kızım ve değerli öğretmenim…
Sana elveda demiyorum bilakis yarın görüşmek üzere. Başı dik tuğyana isyan ederek yaşadın. Tüm engelleri redderek hürriyete sınırsızca aşık oldun. Bu ümmet, uygarlıkta hak ettiği yeri alabilsin diye onu yeniden diriltmek ve inşa etmek için sessizce yeni ufuklar arıyordun. Akranlarının uğraştığı işlerle meşgul olmadın. Her zaman derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye olan açlığın dinmedi. Bu kısa hayatta sohbetine doyamadım. Vaktim mutlu olacak ve eğlenecek kadar geniş değildi. Rabiatul Adeviyye’de son kez bir araya geldiğimizde, “Sen bizimle olduğunda bile bizden ayrısın” diyerek bana olan sitemini dile getirmiştin. Ben de sana, “Bu hayat birbirimize doyacak kadar geniş değil. Birbirimize doyalım diye Allah’tan cennetinde bize bu sohbeti vermesini temenni ediyorum” demiştim. Sen şehit olmadan iki gün önce seni rüyamda gelinlikler içinde gördüm. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellikteydin. Yanıma sessizce oturduğunda sana, “Bu gece senin düğün gecen mi” diye sordum. Sen de “Düğünüm akşam vakitlerinde değil öğlen olacak” demiştin. Çarşamba günü öğlen vakti şehit olduğun haberi bana ulaştığında, senin rüyamda bana ne demek istediğini anlamış oldum. Allah’tan seni şehit olarak kabul etmesini niyaz ettim. Ve şehadetin, bizim haklı olduğumuzu ve düşmanımızın batılın ta kendisi olduğu inancımızı pekiştirdi. Son vedan da yanında olamamam, son bir kez seni görememem, alnına son bir öpücük konduramamam ve senin cenaze namazını kıldırma şerefine nail olamamam beni derinden üzdü. Beni bunları yapmaktan alıkoyan, ölümden veya karanlık hücrelerden korku değil, uğruna canını verdiğin davayı (devrimin hedeflerine ulaşması) sürdürebilmekti. Zalimlere karşı başın dik (göğsünü gere gere) direnirken gaddar kurşunlar göğsüne saplandı ve ruhun yüceldi. Ne kadar güzel bir azmin ve terbiye edilmiş bir nefsin vardı. İnanıyorum ki, sen Allah’a verdiğin söze sadakat gösterdin, Allah da sana verdiği söze… Öyle ki, şehadet şerefini bize değil de sana bahşetti.
Son olarak, Sevgili kızım ve değerli öğretmenim…
Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere.. Buluşmamız, yakında peygamber ve ashabıyla birlikte Havz-ı Kevser’de olacak. Sonsuz kudret ve hükümranlık sahibi Allah’a yakın, O’nun nezdinde değerli ve şerefli bir konumda. Ayrılmamak üzere, birbirimize doyma temennilerimizin gerçekleşeceği bir buluşma…
Bu mektubu yıllar sonra tekrar hatırlayıp okuyunca dedim ki:
Esma, kardeşim yaşasaydın eğer benimle aynı yaşlarda olacaktın. Babanın da dediği gibi sen öyle bir yaşadın ki başı dik tuğyana isyan ederek…
Esma; kardeşim sen özgürsün, artık dünyanın prangalarından
Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere…
KAYNAKÇA
https://www.yenisafak.com/dunya/bilteciden-kizi-esmaya-veda-mektubu-556442
0 yorum