AŞKIN ŞAHİDİ: HZ. AİŞE

Ayşenur Kaplan tarafından tarihinde yayınlandı

Ben Aişe…

Çünkü karasevdanın gözleriyim…

Desinler, aşktandır….

Sussunlar, aşktandır…

Harfleri dünyanın, ah küçük çocukları…

Bilsinler ki, anneleri kara sevdalıdır…

Desinler…

Hasretin hakikatindendir…

Battığı için her eski güneşe…

Bozulup kırıldığı için vakti geçmiş hilale…

Tek tek kayan yıldızların hepsine…

Hasretimin şahidi zemzem kuyusuna…

Vav harfiyle…

Be harfiyle…

Ta harfiyle…

Yemin ederek söylerim ki…

Hepsinin maliki olan Allah’a sonsuz şükranımdır:

Bana Rasulullah’ın sevdası nasip olmuştur…

Ben Aişe…

Muhammed’in Aişe’siyim…

Sibel Eraslan…

ALLAH’IN SEVGİLİSİNİN SEVGİLİSİ

Hz. Aişe…

Yeryüzünde Allah Resul’ünü en çok seven… O’nu en çok kıskanan… Rasulullah’ın aşkı nasip olmuş bir bahtiyar… gözünü Rasulullah ile açmıştı Hz. Aişe… İlk O’nu sevmişti… O yüzden tüm annelerimizden daha çok sever, daha çok kıskanırdı… Mü’min hanımlara kıskançlık Hz. Aişe’den miras kaldı. Cebrail A.s ‘ın 3 defa müjdelemesiyle nikahı kıyıldı. Meleğin evlilik haberini getirdiği hanımdır Hz. Aişe… edebiyata düşkün iyi bir şair… hafızası çok kuvvetli bir tarihçidir… en çok hadis rivayet eden muksirun sahabilerdendir. 2210 hadis rivayet etmiştir. Fıkıh ilminin kurucularından…

Bi’set ‘in 4. Yılında Mekke’de dünyaya geldi. Babası; Rasulullah’ın ‘’yeryüzünde bir dost edinseydim o sen olurdun ey Ebu Bekir’’ dediği sahabidir. Annesi Ümmü Ruman Binti Amir’dir.

Rasulullah ile evliliği hicretten sonra olmuştur. Evlendiklerinde Hz. Aişe 17 yaşındaydı. Peygamber S.a.v ile 9 yıl evli kaldılar. Hiç çocuğu olmadı.

Her şeyin kirlendiği bu asırda aşk da nasibini aldı ve en çok da o kirlendi. Asrı saadet ise tertemiz aşkların zamanıydı aynı zamanda. Her türlü haramlardan uzak, sadece masum duyguların bulunduğu bir asır… ve aşk deyince aklıma Hz. Aişe ve Rasulullah s.a.v geliyor.

Hani bir cümle var özellikle romantik islam dediğimiz ironi içinde çok duyuyoruz… ‘’ Kördüğüm gibi sevmek’’ İslamı romantizme kurban etmeye çalıştığımız, nefsimize dur diyemediğimiz için kendi dini değerlerimizi de bu uğurda kirlettiğimiz bir asırda nedir ‘’kör düğüm gibi sevmenin hakikati?

Kördüğüm: çözülmemek üzere yapılan, kesilmedikçe çözülemeyen ilmiksiz düğüm… mücidinin Rasulullah olduğu bir kelime…

Hz. Aişe Rasulullah’a soru sormayı çok severdi. Özellikle sevgisini dile getirmesi için çok soru sorardı. Bir defasında yine Rasulullah’a: Beni nasıl seviyorsun Ya Rasulallah? Diye sordu. Efendimiz Hz. Aişe’nin bu tatlı sorusuna işte bizim sık sık bir yerlerde duyduğumuz o muhteşem cevabı verdi: Kördüğüm gibi Ya Aişe… zaman zaman Hz. Aişe: Kördüğüm ne alemde? Diye sorar, Rasulullah’tan ‘’ilk günkü gibi’’ cevabını alırdı. Ne kadar zarif bir sevgi ifadesi… ne bitmeyecek bir sevgi… ne hoş bir benzetme… kirli asrın temiz kalmaya çalışan nilüfer çiçekleri olan bizler için hayranlık uyandıran bir aşk değil mi?

Dolu dolu geçen 9 yıl… Rasulullah ramazan ayının son 10 gününde itikafa girer ve mescitten çıkmazdı. Hz. Aişe Onu çok özler o yüzden hücrenin mescide açılan camından başını Rasulullah’ın omzuna koyar ve bir müddet öyle kalırlardı… sevene özlem için bir dakika da yeter sözünün en güzel vücut bulmuş hali… yine sabahları Rasulullah’ı namaza uğurlarken ardından saatlerce hayran hayran bakardı… ta ki o gözden kaybolup mescide girinceye kadar. Rasulullah üzgün olduğu zamanlarda Hz. Aişe’nin yanına gelir ve: konuş ve rahatlat ey Aişe. Derdi. Allah’ın sevgilisin sevgilisi…Sözleri ile Rasulullah’ı rahatlatan…

Her sevgide, her aşkta imtihan muhakkaktır… Hz. Aişe’nin de imtihanı paylaşmaktı… O’nu paylaşmak hiçbirşeyi paylaşmaya benzemezdi. Kainatın odak noktasını sevmek her yüreğin harcı değildi ki pek az bir bahtiyara Onun aşkı nasip olmuştu… Aşk en başta yürek ister… çok kıskanırdı Allah Rasulü’nü. Bu kıskançlığı bir defasında Rasulullah’a ilahi bir ikazın gelmesine sebep olmuştu.

Allah Rasulünün bir adeti vardı her ikindi namazından sonra tüm hanımlarını sıra ile ziyaret eder ve hal hatır sorardı. Akşam da hangi hanımının yanında kalacaksa oraya tüm hanımlar toplanır ve sohbet edilirdi. Bir gün Zeynep Binti cahş’a bir tulum bal hediye getirdi. O günden sonra her ziyaretinde Hz. Zeynep Rasulullah’a bal şerbeti ikram ettiğinden Rasulullah Onun yanında daha fazla kalıyordu. Bu tabi ki Hz. Aişe’nin gözünden kaçmadı ve yaptığı araştırma sonucunda bal şerbetini öğrendi. Hz. Aişe ile Hz. Zeynep arasında bir kıskançlık söz konusuydu. Rasulullah’ın diğer hanımları da bu durumdan dolayı adeta gruplaşmıştı. Hz. Aişe’nin grubu; hz. Sevde, hz. Safiye ve hz. Hafsa, hz. Zeynep’in grubu ise; ümmü seleme, ümmü habibe, hz. Cüveyriye ve hz. Meymune idi. Hz. Aişe grubu diye tabir edeceğimiz hanımları topladı ve onlara bal şerbeti durumunu anlattı ve Rasulullah yanları geldiğinde hepsinin Rasulullah’a ağzının meğafir koktuğunu söylemelerini istedi. Rasulullah meğafir kokusundan oldukça rahatsız olduğundan böyle bir şey planlamıştı. Hanımlar söyleneni yaptılar ve Rasulullah da hanımlarını memnun etmek için bal yemeyeceğine yemin etti. Bu durumunda hz. Hafsa ile aralarında sır olarak kalmasını rica etti. Bunun üzerine Allah Tahrim Süresi 1. Ayette şöyle buyurdu:

“Ey Peygamber! Niçin hanımlarının hoşnutluğunu arayıp da Allah’ın helâl kıldığı şeyi kendine yasaklıyorsun? Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”

Olaydan kısa bir süre sonra Hz. Hafsa bu sırrı saklayamadı ve Hz. Aişe’ye anlattı. Bu durum Peygamber s.a.v’e vahiy ile bildirildi:

“Hani Peygamber, hanımlarından birine gizlice bir söz söylemişti. Hanımı bu sözü açığa vurunca Allah da peygamberine sırrının açıklandığını bildirdi. Sonra Peygamber o hanımına, açığa vurmuş olduğu şeyin bir kısmını bildirdi, bir kısmını da yüzüne vurmadı. Ona durumu böylece anlatınca, hanımı ‘Bunu sana kim bildirdi?’ diye sordu. Peygamber de ‘Her şeyi hakkıyla bilen ve her şeyden hakkıyla haberdar olan Allah bildirdi.’ Diye cevap verdi.’’ Tahrim süresi 3. Ayet

Tüm bu olanlardan sonra Rasulullah çok üzüldüğü için bir ay hanımlarından uzak durdu ve tek başına kaldı.

Tabi Hz. Aişe ve diğer hanımlar olayın bu duruma geleceğini düşünmemişlerdi. Bir kıskançlık nelere sebep oluyordu işte…

Hz. Aişenin yaşadığı bir diğer imtihan ise tarihi kaynaklara ‘’İfk Hadisesi’’ diye geçen iftira olayıdır.

Rasulullah ile savaştan dönerken çölde kolyesini kaybetmesi üzerine geride kaldığı için ve ikinci günün sabahında medine’ye bir sahabi ile girdiği için münafıklar boş durmamış ve Hz. Aişe’nin iffetini kirletecek sözler söylemişlerdi. Hz. Aişe bu durumu öğrendiğinde hastaydı. Rasulullah’ın kendisine mesafeli durması onu kahrediyordu. Allah rasulünden izin alıp baba evine gitti. Allah rasulü her gün gelir kapıdan ‘’hastamız nasıl’’ diye sorar ve giderdi. Hz. Aişe bu mesafeden dolayı kahroluyordu. O’nun kendisinden uzak durması, böyle bir iftiraya inanmış gibi görünmesi Hz. Aişe’yi çok üzüyordu. Allah rasulü ise insanlara karşı bir ayet inmesini bekliyordu ve nihayet ayet indi Allah Nur süresi 11-20 ayetlerle Hz. Aişe’nin iffetini tescilledi… iffeti ayet ile tescilli tek hanım hz. Aişe’dir… bu imtihan da kazanılmıştı.

3. imtihanı ise Rasulullah’ın vefatıydı. Hz. Aişe 27 yaşındayken vefat etti Rasulullah. Onun kucağındayken başı ruhunu aldı Azrail. Sevdiği kollarında vefat etmiş bir aşıktı Hz. Aişe

Ve aleyhisselam

Kaynakça

https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/ifk-hadisesi-iftira-olayi

https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/peygamberimizin-bir-ay-hanimlarindan-uzak-kalmasi-ila-hadisesi

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hatipoglu/2015/12/11/hz-aise-en-sevgilinin-en-sevdigi

https://www.yeniakit.com.tr/haber/hz-aise-peygamber-efendimiz-ile-evlendiginde-gercekten-9-yasinda-miydi-215718.html

http://www.islamveihsan.com/hz-aise-kimdir.html

Eraslan sibel, Aişe

Kategoriler: Asr-ı Saadet

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar yer tutucu

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.