HÜZÜNLEME

Zeyneb Dilber tarafından tarihinde yayınlandı

Sevgili Edebiyat Ehli,

Mesafe, üç hece bir kelime…

Ne anlatıyor insana?

Mesafe deyince aklıma hasret düşüveriyor. Yüzüme bakınca hayatın esamesi yüzümden okunuyor. Mesafelerin açtığı yaralar yüzümde çatlaklar oluşturmuş. Hangi mesafe açtı arayı ve hangi mesafe açtı yarayı bilmiyorum. Mesafelerin insana anlattıkları insanın hayatında virajlı bir yol oluyor. Mesafeyi hep kalple ölçülebilen bir kavram olarak gördüm. Zira bir şeye fiziken yakın olsak da bazen uçsuz bucaksız vadiler aşmışçasına uzağızdır. Aslında bazen de uzak o olan şey bir şarkı bir şiir mesafesindedir…

   Gesi Bağları’ nı dinliyorum ve dedemin yokluğu oturuyor baş köşeme…

Dedemin sakalı mehtabı andırırdı o gülünce ay gülerdi sanki bana.

Mesafeler…

Kelimeler kalemimden gözyaşı gibi dökülüveriyor adeta kağıdı ıslatıyor sanki.

Ne söylesem hep bir mesafe yaklaşıyor gibi cümleler ancak bir o kadar da birbirine uzak harfler.

Mesafeler deyince akla önce maddi uzaklık gelir. Öyle ya maddi ya da manevi uzaklık insanı alır götürür uzaklara.

Rabbimden, Peygamberimden, ümmetten, aileden, dosttan ve yârdan ayrılık…

Rabbimden uzaklık;

Nasıl ölçebilirim ki?

İnsanla Rabbi arasındaki mesafe ihlas ve samimiyetle ölçülür. Kul Rabbine yakınlaştıkça maddi mesafeleri önemsemez, manevi mesafelere daha çok önem verir hale gelir.

Peygamberimden uzaklık;

Gül varken kokusunu duymaya nail olamamakla eş değer değil midir?

Ümmetten uzaklık;

Bir yıl önce defterime aklıma geliveren şu sözleri not düşüvermiştim: ‘’Ümmetin derin uykusu sebeptir derin acılara.’’ İşte böyle dostlar benim nazarımda bu da bir uzaklıktır.

Aileden uzaklık;

Günümüzün popüler bir o kadar da işe yaramaz izm lerinin sonucu ortaya çıkıyor. Aile toplumun temelinden gitmemeli.

Dosttan uzaklık;

Buna birçok şey söyleyebilirim de susabilirim de madem kalemi kavradık birkaç cümle kelam edeyim.

Dosttan ayrılık açık kalmış bir pencere misali yüreği üşütmeye yetiyor. Sıcak sobaya sivri buzların atılmasına benziyor.

Yârdan uzaklık;

Duayla hatmedilmeli ki duayla arşınlanmalı ki mesafeler yaklaşılsın.

Ve biz bir duanın çocukları olsak ta

Kabul olunmuş aminleriz aslında.

Ben mesafeyi hep kalbin ruhuyla ölçülebilen bir kavram olarak gördüm ancak her ne kadar inkâr etsem de mesafenin mecazi tarafından tutmaya kalksam da gerçek bir tarafı da var kabul ediyorum.

Mesafe bir uzaklık birimi değil de kalplerin birbirleri arasındaki ölçü biriminden başka nedir derdim hep…

Maalesef ki mesafelerin acı olan taraflarından biri de gerçek tarafı. Mesafeyi gerçek terazisine koyduğumuzda acı ağır basıyor. Gerçek mesafeye rağmen kalpler yakınsa eğer ve mesafeyi mecazi teraziye koyuyorsak insanın içi ısınıyor. Soğuk mesafenin en sonunda gelip sıcak bir sobada ısınmasına benziyor.

Mesafelerin acısı kalplerin uzaklığı olmuyor bazen gerçek uzaklıktan oluyor.

Ölüm…

Kalbimizde varlığı mevcut olanın yanımızdaki yokluğu üzüyor bizleri…

Önce kabullenemeyeceğiz. Her an çıkıp gelecekmişçesine pencereden bakacağız, sanki seslenecekmişçesine kulak kabartacağız.

Sonrasında yavaş yavaş kabulleneceğiz gelemeyeceğini seslenemeyeceğini…

Yine Ordu’ nun dereleri misali akacak zaman…

Maalesef ki zamanın bir Asi nehri olmadığını kabulleneceğiz.

Dostlar dünyadaki uzaklıktan değil de ahiretteki uzaklıktan korkalım diyerek bu bahsi kapatıyorum.

Allah ‘a emanet olunuz.


1 yorum

msbillur · 15 Ocak 2020 22:41 tarihinde

Tebrik ederim Elif , usta bir yazarın kaleminden çikmişcasina akıcı bir uslübun var. Yayın hayatında başarılar dilerim..

Bir cevap yazın

Avatar yer tutucu

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.