Sıkıntı, kaygı, stres… Hepimizin baş belası. Stressiz vakti geçen insanlar tanımaz olduk neredeyse. Hepimizde bir telaş, hepimizde bir kaygı. Önünü almakta zorlanıyoruz ve gitgide katlanarak devam ediyor. Peki bu durumlarda insanoğlu ne yapıyor? Gelin birlikte günlük hayatımıza bakalım. Hadi hep beraber kitapçıya gidelim… İlk girişte mutlaka bulunan kişisel gelişim kategorisi adı altında olumlu düşünmeye dair kitapları gördünüz mü? Bu durum çoğumuzun dikkatini çekmiştir diye umuyorum. Çünkü artık bu kaygılarımızla, stresimizle başa çıkabilmek adına kendimize bir yoldaş arıyoruz tabiri caiz ise. YouTube’a bakalım bir de isterseniz. Neredeyse her psikolojik danışmanın olumlu düşünce üzerine mutlaka bir videosu vardır. Evet sevgili okurlar… Ahh ne kadar da çok ihtiyacımız var birazcık olumlu düşünmeye. Nasıl olmasın ki? Her şeyimizi etkiliyor. Sabah “Bugün çok güzel şeyler olacak!” diye uyanmak nerde, “Ne lanet gün!” diye uyanmak nerdeee? Sabahki duygu durumumuz bile günümüzün çoğunu etkiliyor. Sağlığımız üzerindeki etkileri ise zaten çoktan gün yüzüne çıkarılmış durumda. Üzüntü duymak, enerji düzeyimizi ve motivasyonumuzu büyük ölçüde etkiliyor. Üzüntü bitkinliğe, aşırı yorgunluğa ve enerjimizin azalmasına yol açıyor.
Negatif duygu ve düşüncelerin sağlığa olumsuz etkileri ortada. Peki pozitif duygu ve düşünceler de olumlu yönde etkili oluyor mu? Bilim adamları “evet” diyor; “Zihin gücü hastalıkların tedavisinde kullanılabilir!” Beyin, zihin gücüyle vücuttaki fiziksel ağrıyı da ortadan pekala kaldırabiliyor. ABD’deki Duke Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar dini inançları olan kişilerin daha az hastalıklara yakalandığını söylüyor; HIV hastaları üzerinde yapılan bir başka araştırma ise pozitif ve iyimser bir dünya görüşüne sahip olan AIDS hastalarının bağışıklık hücrelerinin diğerlerine nazaran daha güçlü olduğu belirtiliyor. Teknoloji yine bizi bu noktada mutlu ediyor.
Radyodan bir müzik sesi duyarak seviniriz, sevdiğimiz insanları hatırlatır kimi zaman. Yada bazılarımız bir fotoğrafla konuşarak yüzünü gülümsetip, bir destek bulabilir. Kimi zamanlar ise motivasyon deposu olarak gördüğümüz sevdiklerimizle konuşarak… Teknoloji bazen elimizden tutar ve olumlu düşünmeye giden yollara götürür bizi.
Sahi… Teknoloji demişken… En çok olumlu düşünmemize yarayacak araç değil midir? Mesela fotoğraflarımızı güvenle bilgisayarın içine yerleştirmek… Kaybolmayacağını bilmek yada kaybolsa dahi bir yerlere yedeklediğini düşünüp kendini güvende hissetmek… Bir işimizi kolayca halledebileceğimizi düşünmek… Güzel günlerimizi bir karede toplamak… Bunlar hep hayatımıza kimi zaman yön veren kimi zaman da bizi mutlu eden şeyler. Örneğin artık bir şehre gittiğimizde yada bulunduğumuz yerde kaybolmayacağımızı biliyoruz. Çünkü haritamız artık cep telefonumuzda gizli. Bizim adım sayımıza kadar yönlendirebilecek nitelikte. Belki önceden “Ya kaybolursam?” gibi korku veya endişe içeren cümleler sarf ederdik fakat günümüzde teknolojiyi hayatın içine entegre eden insanlar bu kaygıyı yaşamıyorlar. Bu sayede hayatlarına daha pozitif bakabiliyorlar.
Spor mesela… İnsanın zihninde farklı bir yeri vardır olumlu manada. Spor beyne biyolojik ve psikolojik anlamda yaptığı etkilerle ruh sağlığını kalkındırıcı özelliğe sahiptir. Aktivite esnasında salgılanan bir takım özel hormonlar, (antidepresan ve haz almayı etkileyici) beyinde haz almayı sağlamaktadır. Spor ayrıca kişiler arasında etkileşim ve iletişimi sağlamakta ve işbirliğini geliştirmektedir. Spor kişinin bedenini ve kendini umursamasını, kendine verdiği değeri ve benlik saygısını artırmaktadır. Herkes spor salonuna gidecek maliyeti ve zamanı bulamayabilir. Evlerimizde yaygın durumda olan bilgisayar, internet, televizyon, tablet gibi ürünlerle artık insanlar sporunu evde de yapabiliyor. Bu harika bir şey!
Eğitim fakültesi mezunu olarak kendi açımızdan da bakalım olaya biraz. Açık öğretim, uzaktan öğretim günümüzün popüler eğitim türlerindendir. Çalışan insanlarımız, okumaya imkanı olmayanlarımız, evde çoluğa çocuğa karışmışlarımız… Hepimiz, bu imkanlarla ömür boyu eğitimin dairesinde dönebiliriz. Sıfır kaygı, sıfır stres.
Ben teknoloji ile olumlu düşünmeyi birlikte harmanlarken asıl temelin insanın kendini güvende hissetmesi olarak değerlendirdim kendimce. Teknoloji imkanlar sunarak ortadan kaygımızı ve endişemizi kaldırmaya çalışıyor. Bu da insanoğlunun daha olumlu bir bakış açısıyla hayatını idame ettirebilmesini sağlıyor.
Olumlu düşüneceğimiz kadar belki olumsuzluğa da sebebiyet verdiği noktalar da vardır kim bilir. Fakat biz iyimser olarak bir adım önde olabiliriz diye düşünüyorum. İnsanın fikri neyse, zikri de odur demişler neticede. Polyanna gibi bakabilmek ümidi ile sevgili okurlar, her güzellik bizimle olsun, mutlu bir sonbahar diliyorum. Hoşçakalın ..
Hacer SEZİK