![](http://patikatoplulugu.com/wp-content/uploads/2019/04/1-1.jpg)
Hepimiz onu komik fıkralarıyla ve esprileriyle aynı zamanda sivri zeka ve de hazırcevaplığıyla tanırız. Peki gerçekten de Nasreddin hoca sadece bunlardan mı ibarettir?
Gelin onu biraz daha yakından tanıyalım..
Nasreddin Hoca kimdir? Nasreddin Hoca gerçekten yaşadı mı?
Nasreddin Hoca kimdir sorusu birçok kişi tarafından oldukça merak edilen ve araştırılan isimler arasında yer alıyor. Milyonlarca çocuğun zamanında hikayeleriyle büyüdüğü Nasreddin Hoca hakkında birçok söylenti de yer alıyor. Nasreddin Hoca’nın gerçekten yaşayıp yaşamadığı merak konusu. Peki, efsanevi kişi olarak bilinen Nasreddin Hoca kimdir?
Gerçekten yaşayıp yaşamadığına dair görüşler
Türk güldürü ve mizah tarihinde önemli bir yere sahip olan Nasreddin Hoca’nın kim olduğu hakkında kaynaklarda çeşitli açıklamalar bulunmaktadır. Bunlardan birisi; “Nasreddin Hoca, 1208 Hortu doğumlu, Anadolu Selçukluları döneminde Hortu ile Akşehir ve çevresinde yaşayan efsanevi kişidir.” Şeklinde Nasreddin hocanın bir efsaneden ibaret olduğunu düşünmektedir. Bir diğeri ise; “Türk-İslam kültürünün büyük bilgesi ve gülmece ustası Nasreddin Hoca, 1208 yılında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı, adı sonradan ‘Nasreddin Hoca Beldesi’ olarak değiştirilen ‘Hortu’ köyünde doğdu.” Şeklinde daha bilimsel bir açıklama yapmış ve Nasreddin hocanın gerçekten de yaşadığı görüşündedir.
Nasreddin Hoca’nın gerçekten yaşayıp yaşamadığı konusu halkbilimciler tarafından ele alınmakta ve farklı görüşler ortaya konulmaktadır. Alman oryantalistler Albert Wesselski ve Martin Hartmann gerçekte Nasreddin Hoca diye birinin yaşamadığını öne sürmüşlerdir. Fransız oryantalist René Basset, 10. yüzyılda ünü Arap dünyasında yayılmış olan Arap güldürü tiplemesi Cuhâ’nın zamanla Türkler arasında Hoca’ya dönüştüğünü öne sürmüş, Yugoslav Türkolog Fehim Bajraktarević de Basset’nin bu fikrini desteklemiştir. Azeri halkbilimci Hanefi Zeynallı da Nasreddin Hoca’nın tarihî bir kişilik olarak ele alınmasına şüpheyle yaklaşırken Tehmasib Ferzeliyev; Nasreddin Hoca’nın gerçek kişiliğinin önemsiz olduğunu, bir tipleme olarak içerisinde bulunduğu her kültürün ortak kahramanı olduğu görüşünü savunmuştur.
Nasreddin Hoca’nın tarihî bir kişilik olduğunu savunanlardan halkbilimci İlhan Başgöz 13. yüzyılda böyle bir kişinin yaşadığına dair hiçbir kuşkunun bulunmadığını belirtmektedir. Yine halkbilimciler Saim Sakaoğlu, Ali Berat Alptekin ve Fatma Ahsen Turan da Nasreddin Hoca’nın 13. yüzyılda yaşadığını belirterek onu Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli ile birlikte Anadolu Türklüğünün tepe noktalarından biri olarak gösterirler. Halkbilimciler Pertev Naili Boratav ile tarihçiler Mehmet Fuad Köprülü ve Tuncer Baykara da Nasreddin Hoca’nın tarihî bir kişilik olduğunu savunanlar arasında yer almaktadır.
Biz öyle ya da böyle Nasreddin hocanın varlığına inanmış ve onun güzel, düşündürücü ve akıl verici fıkralarıyla büyümüş çocuklarız.
Nasreddin Hoca ve Eşsiz Mizahı..
Türk halk bilgesi. Halk dilinde,
duygu ve inceliği içeren, gülmece türünün öncüsü olmuştur. Seyyid Mahmud
Hayrani veSeyyid Hacı İbrahim’in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili
çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık
görevinde bulundu.
Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad
Nasreddin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine
olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü
nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla
tanıştığı, Mevlânâ Celâleddin Rumi ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az
yetmiş yıl sonra yaşayan Timur’la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile
vardır. Nasreddin Hoca’nın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin,
gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay
öğelerinin inceliğiyle ölçülür.
Gülmecelerin ve Fıkralarının incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin
açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının
yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi
becerisini dile getirmiştir. Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki
tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasreddin Hoca, halkın
duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır. Söyletilen
kişi, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasreddin Hoca’nın diliyle kendi
sesini duyurur.
Nasreddin Hoca, bütün
gülmecelerinde, soyut bir varlık olarak değil, yaşanmış, yaşanan bir olayla,
bir olguyla bağlantılı bir biçimde ortaya çıkar. Olay karşısında duyulan
tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile getirir. Tanık olduğu
olaylar, genellikle, halk arasında geçer.
Toplumda neye önem verildiğini anlatan “ye kürküm ye” gülmecesi,
hoca’nın dilinde, halkın tepkisini gösterir. Nasreddin Hoca’nın etkisi
bütün toplum kesimlerine yayılmış, “İncili Çavuş”, “Bekri
Mustafa”, “Bektaşi” gibi çok değişik yörelerin duygularını
yansıtan gülmece türlerinin doğmasına olanak sağlamıştır.
Nasreddin Hoca; gerek yaşadığı döneme ve gerekse çağlar sonrasına damgasını
vuran,toplumsal yergi ustası ve bir halk önderidir. Nasreddin Hoca Akşehir’de
yaşamış ve döneminin Akşehir insanından yola çıkarak bütün insanlığa mesajlar
göndermiştir. Hoca; Akşehir Gölü’ne çaldığı umut mayasıyla, dünyanın ortası’nı
Akşehir’e taşıyan eşeğiyle, sert rüzgarlı tekke deresi’ne gerdirmek istediği
hasırıyla Akşehir’e aittir.
Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar pek çok ülkede birbirine benzer öyküleriyle
anlatılan Nasreddin Hoca ve ilettiği mesajlar son derece önemlidir. O, hem
toplumu ve kişileri eleştirir ve çözümler önerir hem de tüm insanlığa hoşgörü,
kardeşlik, barış, iyimserlik önerileriyle seslenir.
13. yüzyıl Anadolu’da Selçuklu Devletinin taht kavgaları
yüzünden zayıf düştüğü, ülkenin Moğol baskınına uğradığı, Haçlı Seferleri
ordularının geçtikleri her yeri yakıp yıktığı bir zaman dilimidir. Anadolu
istila edilmiştir ve yağmalanmaktadır. Halk acılar içindedir. Özgürlüğü,
malı-mülkü, her şeyi elinden alınmıştır. İstilaya karşı savaşmış, yenilmiş;
hiçbir umudu kalmayınca da mizahla direnmeyi seçmiştir.
Halk bilgesi, ünlü nüktedan Nasreddin Hoca, Anadolu İnsanı’nın yaşadığı işte böylesi
bir kaos ortamında ortaya çıkmıştır. Nasreddin Hoca, “acıyı bal eyleyen” mizahı
ve felsefesiyle halkın ezilmişliğini, yoksulluğunu, sorunlarını dile getirmiş;
toplumsal eleştirileriyle uyarıcı bir güç olmuştur. Nasreddin Hoca bunu
yaparken toplumun içindedir ve aynı zamanda toplumdan öğrenmektedir. Halktan
biri olduğu için gerçekçidir de. Halk, Nasreddin Hoca’yı o kadar bağrına
basmıştır ki, ölümünden sonra bile onun kişiliğinden esinlenen fıkralar
türetmeye devam etmiştir.
Asırlar boyu, Nasreddin Hoca’nın fıkraları yalnız Türkiye’de değil; Doğu
Türkistan’dan, Macaristan’a, Sibirya’dan, Kuzey Afrika’ya, İspanya’dan,
Japonya’ya ve Kanada’ya kadar çok geniş bir coğrafyada anlatılmış, yayılmış ve
evrensel bir kimlik kazanmıştır. Nasreddin Hoca, bugün de gelecekte de
insanlara hem toplumsal eleştirilerini ulaştırıp çözümler önerecek, hem de
hoşgörü, kardeşlik barış ve sevgi mesajları ile seslenmeye devam edecektir!.
Nasreddin Hoca ve Akşehir
Nasreddin Hoca; Dünya’nın Ortası Akşehir’den insanlığa seslenmiştir. Göle
çaldığı umut mayası, ters bindiği eşeği, cübbesi ile kavuğu ve yüzyıllardır
ayakta kalan türbesiyle, Akşehir’in tamamlayıcısı ve vazgeçilmez bir
parçasıdır.
Asırlardır Hoca’nın torunları, O’nu daha doğru bir şekilde tanıtabilmenin ve
geleneğini yaşatmanın misyonunu üstlenmişler. Ve istiyorlar ki; Nasreddin Hoca,
tüm insanlığa tarihsel yaşam yolculuğunda kalender, renkli ve bilge kişiliğiyle
yol gösterici olsun. O’nun iyimserliği doğrultusunda, kapkara bulutlar yerini
güneşe, kavgalar yerini barışa, sevgisizlik ise yerini sevgiye bıraksın!..
Nasreddin Hoca’nın Kültür Yansımalarından Örnekler
Yeni doğan bebeğin bebek bağının türbesine gömülmesi, yeni evlilerin ilk olarak türbesini ziyaret etmesi gibi halk inanışlarında yer edinen Nasreddin Hoca’ya dair hikâyeler Türk halklarının yanı sıra Araplar, Bulgarlar, Çinliler, Farslar, Macarlar, Ruslar gibi farklı toplumlarda da yer edinmiş olup Naara Suoks, Jiyrenşe Şeşen gibi yerel kahramanlarının anlatıları ile iç içe geçmiş hâldedir. Coğrafi etkisine bağlı olarak sanat ve popüler kültür alanlarında Nasreddin Hoca’ya dair çokça eser verilmiştir.