Zaman kavramı hepimizin zihninde saati çağrıştırır genelde. Saatler zamanı görmemiz için icat edilmiş aletler olduğundan olabilir bu. Ama bu soruya cevap vermeden önce fotoğraf nedir, Aslında neyi saklar ve neyi anlatır içinde ona temas edelim biraz. Sonra karar verelim zamanı gösteren şey neymiş.
Gözlerimizi kapatıp hayal edelim, çocukken okula gittiğimizde ne giyerdik?
Ya da sınıf düzenimiz nasıldı?
İlk okulda sıra arkadaşımızın yüzü nasıldı?
İlk kez kime baktığımızda kalbimiz deli gibi atmıştı?
Üniversitenin ilk gününde ne giymiştik? Ya da ilk iş günümüzde?
Bunları hatırlamak bazılarımız için kolay olsa da genel olarak düşünmeden cevap veremeyeceğimiz şeyler. Unutmaya meyilli yaratıldık belki de bundan, zaman geçince anıların üzerinden, tozlanıyor her bir hatıra zihnimizin derinliklerinde. Belki de zamanla tamamen unutuyoruz.
Çocuğumuz ilk adımlarını atarken hissettiklerimiz, bir hayat birlikteliğine adım atarken heyecanımız… hepsini karelerin içinde dondurduğumuzda durum çok farklı oluyor. O an bizi içine çekiyor ve kısacık bir an o hatıranın içinde buluyoruz kendimizi.
Bazen albümün kapağını açmamızla o eski anların ortasında buluruz kendimizi. Hatta bazen de o anların zamanında kıymetini bilememenin pişmanlığı çöker içimize. Ya da derin bir özlem hissederiz. Fotoğraf bazen özlemdir, bazen pişmanlık. Bazen heyecan, bazen de aşktır. İçinde taşıdığı her ne ise bizi ona boyayan bir ressamdır.
Zaman özellikle günümüzde oldukça hızlı akıyor. Arkamızı dönüp baktığımızda kocaman yılların geçip gittiğini farkediyoruz. İşte fotoğraf arkamızda bıraktıklarımızı önümüze getiren bir hatırlatıcıdır. Çok sevdiğimiz insana çılgınca kızarken, içimizden kızgınca sayarken, önümüze çıkan bir fotoğraf bizi hakkaniyete davet eder bazen. O fotoğrafın etkisiyle affederiz. Ve içimizden özür dileriz kızdığımız için. İleriki zamanlarda unutacağımız birçok hatırayı bizim için özenle saklayan şeydir fotoğraf. Nostaljiyi besleyen en önemli kaynaktır. Video da bir hatırlatıcıdır derseniz eğer, video zamanın akışını gösterir, fotoğraf ise akan zaman içinde bir anın avuçlarınıza verilmesidir. Buna benzer şekilde Jacques- henri Lartigue de fotoğrafın tanımı ‘’fotoğraf, geçmekte olan gerçek anın yansımasıdır.’’ Şeklinde yapar.
Zannımca zaman kavramını somut hale getiren şeydir fotoğraf. Zamanın ne kadar geçtiğini, geçerken neleri değiştirdiğini en acı ve en gerçekçi şekilde bize anlatan şeydir. Bazen bir hikayedir o kareler içinde bulduğumuz. Bazen bir sanattır. Bazen mutluğu saklarız içine. Hülasa fotoğraf bir zaman makinesidir. Sözlerimi Ara Güler’in yazıyı özetleyen şu sözleri ile bitiriyorum:
‘Sanat olmasına lüzum yoktur fotoğrafın. Fotoğraf tarih olayıdır. Tarihi zapt ediyorsun, bir makine ile tarihi durduruyorsun.’