Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun sevgili okur,
Bu ayın konusu serbestti ve düşünmeye başladım ne yazsam acaba da kalemin kurşunu işlese kağıda?
Ne merhem olsa yüreğime, yazmanın duygusal boşalımının ne üzerine etki etmesine karar versem bilemiyorum
Ve dalıyorum kalbimin kuytu köşesine.
Yalnızlık üzerine kurşun kağıda işlercesine yazmaya karar veriyorum.
Yalnızlık deyince birçok kişi tek başınalıktan dem vuruyor herkes yanına bir insan bulamayışından yakınıyor.
Fiziksel uzaklık elbet insanı yalnız hissettiriyor ancak duygusal uzaklığın getirdiği ızdırabı tadınca insan yalnızlığın ne demek olduğunu işte o an anlıyor.
Duygusal uzaklık gerçek yalnızlık bana göre.
Peki bu yalnızlık tam olarak nedir diye bir soru bacağıma yapışmış beni çekiştiriyor. Sanki bana yalnızlığı anlat ki kurtulayım bu yalnızlık girdabından… Belki de yalnız değilimdir yazar sen çok abartıyorsun der gibi gözlerimin içine bakıyor.
O soruya şöyle diyorum yalnızlık ne biliyor musun?
‘’Anlaşılmamak’’
Birçok kelime ateşiyle aydınlatabilir yalnızlık kelimesini ancak hiçbiri anlaşılmamak kadar yakamaz yalnızlık mâbedini.
İnsan anlaşılmayabilir ancak anlamasını istediği kişilerce anlaşılmamak işte orada söylenecek pek fazla bir şey yok sessiz bir duanın çığlığı düşer yalnızlık mâbedine.
İnsan en çok güçsüzken duyulmak ve anlaşılmak ister imtihan bu ya ne yazık ki güçsüzken herkes size kulağını tıkar.
Anlaşılmamanın verdiği yalnızlığı yüreğin kaldırabilmesi biraz zaman alıyor.
Nice imtihanlar sırtlanabilir bir yürek sevgili okur.
Ne çok şey yazılabilir yalnızlığa demirbaş ancak yalnızlığa dair ne varsa duyulmayan bir figân değil midir?
ELİF GÜL