OLUMLU DÜŞÜNCE TOHUMLARI

Zeyneb Dilber tarafından tarihinde yayınlandı

Her ebeveyn geleceğe olumlu bakan çocuklar yetiştirmek ister. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen geleceğe ışıldayan gözlerle bakan çocuklar. Peki bu dileğimizin gerçekleşmesi için ne yapıyoruz. Bu ay olumlu düşünceye sahip çocuklar yetiştirebilmek için neler yapabileceğimizi tartışacağız. Tartışacağız diyorum çünkü bu durum çocuklardan daha çok ebeveynleri ilgilendiriyor bence.

Çocuklar ilk doğdukları zaman öğrenmeye hazır bir kapasiteyle dünyaya gelirler. Fakat öğrenmek için ilave bir çaba gösterdiklerini düşünmüyorum. Öğrenme için yaptıkları en büyük şey etrafı ve kişileri gözlemlemek. Bir sonraki aşama ise gördüğü şeyleri taklit etmek. Yani bebekler öğrenmek ve davranışı gerçekleştirmek için sadece izliyor ve taklit ediyor. Bebeklerde durum böyleyken öğrenmek için en çok kimi izlediğini düşünmenizi istiyorum. Elbette ebeveynlerini ve daha yakın olan çevresini. Dedik ya çocuklarımız olumlu düşünsün istiyoruz. Peki size “siz ne kadar olumlu düşünüyorsanız çocuğunuzda o kadar olumlu düşünecek” desem. Çünkü çocuklar model aldığı her kimse onun gibi davranır.

O halde şimdi de olumlu düşünen bir insan olmak için ne yapılır ona bakalım. Öncelikle bir düşünceyi kazanmak öyle çok çabuk gerçekleşebilecek bir olay değil. Eminim bunda hem fikiriz. Olumlu düşünebilmek için öncelikle hayata olumlu, güzel gözlerle bakmak, bardağın dolu tarafını görmek gerekir. Hayata sürekli kötü gözle bakmak insanın geleceğe dair umudunu yok eder. Hayatınızda geçirdiğiniz kötü zamanları düşünün. Hiç geçmez sandınız fakat zamanın akışıyla birlikte kaybolup gitti. Hatta isteseniz bile hiçbir acınız baki kalmadı. Elbette akıp giderken sizin içinizde izler bıraktı. Fakat şu an düşündüğünüz zaman eminim ilk hali gibi kötü hissettirmiyordur. İşte o kötü günleri yaşarken olumlu düşünmek, her şeyin düzeleceğine dair umudunu kaybetmemek insanın en az yarayla yaşananları daha kolay atlatmasını sağlıyor.

Bana kalırsa olumlu düşünmenin olmazsa olmazlarından birisidir sevmek. Ama her şeyi sevmek. Önce kendini sevmek. Çocuğumuza da öncelikle kendisini sevmeyi öğretmeliyiz. Çünkü kendini seven insan hayatın her noktasında güzellikleri bulmak için çabalar. Çocuğumuzun eğer güzelliklerle karşılaşmasını istiyorsak ona önce kendi içini güzelleştirmesi gerektiğini anlatmalıyız. Çünkü içinde sürekli güzellik barındıran birisinin hayatın ufak detaylarında güzelliği bulup mutlu olması çok daha kolaydır. Çocuğumuza örnek olmamız gereken başka bir konu ise bir şeyi gerçekleştirmek istediğinde ve başaramadığında oturup neden olmadı diye söylenmek yerine başka bir şeklide yeniden denemesi gerektiğidir. Hayıflanan ağlayan sızlanan insan olumsuz düşünceyi umutsuzluğu arkadaş edinmiş demektir. Hayat çocuklarımıza her zaman güzellikleri altı tepside sunmayacak tıpkı bize de yaptığı gibi. Güzelliğe iyiliğe ulaşmak için bazen çok zorlu yollardan geçmemiz gerektiğini çocuklarımıza anlatmalıyız. Çünkü hayatı hep olduğundan güzel görmek yollarımızın hep rengarenk çiçeklerle dolu olduğunu düşünmek ufak bir zorlukla ya da olumsuzlukla karşılaşan çocuk için hayal kırıklığı olabilir.

Yaratılıştan ötürü kusurlu olduğumuzu bilmeli ve zamanın mükemmeliyetçi yaklaşımından uzak durmalıyız. Çocuğumuza da bu düşünceyi aşılamalıyız. Onun karakter özelliklerini mizacını olduğu gibi kabul etmeli ve değiştirmeye zorlamamalıyız. Çocuğumuza da başka insanları olduğu gibi kabul etmesi gerektiğini ve değişimi önce kendinde başlatması gerektiğini söylemeliyiz. Çocuğumuzun başkalarını anlaması ve olumlu düşünceye sahip olması için empati yapmayı öğrenmesi gerekir. Empatiyi çocuğa öğretmenin en kolay yolu ebeveynin çocuğun duygularına empati yapması ve onu bu şekilde yönlendirmesidir.

Olumlu düşünen çocuklar için yapılması gereken bir başka şey ise çocuğumuzun anda yaşamasını sağlamaktır. Geçmişte takılıp kalmak ya da geleceğe dair aşırı kaygılı olmak bizi anda olmaktan alıkoyar. Bu durumda insan da ya panik ya da umutsuzluk oluşturur. Yani huzursuz hissedip anın mutluluğunu kaçırırız ve unutmamalıyız ki o an ki duyguların ya da durumların bir daha aynısını yaşama ihtimalimiz yok. O halde kendimizi anın büyüse bırakalım.

Yine olumlu düşünceyle çok sıkı fıkı arkadaş olan bir eylem var ki o da şükretmek. Çocuklarımıza önce Allah’a şükretmeyi daha sonra da insanlara teşekkür etmeyi öğretmeliyiz. Çünkü şükür eden insan hayatında olan ufak da olsa güzelliklerin farkındadır. Şükreden insan bizde olan güzellikleri mecburiyetten verilmiş gibi değil de hediye gibi görür. Aslında birçok insanda bulunan mesela yürümek gibi bir özellik için fazlasıyla şükreder. Allah şükreden insanın karşısına daha çok şükretmesi için daha da güzellikler çıkarır. Çocuklarımıza şükür etmeyi öğretmek için onunla birlikte bir şükür defteri tutabiliriz. Gün içinde aslında fark edemediği güzellikler için şükretmesini sağlayabiliriz. Olumlu düşünce için daha yapabileceğimiz birçok şey var. Bunları uygulamak maalesef burada yazmak kadar kolay değil. Yapabileceğiniz en büyük şey gerçekten olumlu düşünmeyi ve umut etmeyi çok isteyin. Sonra da konu sevmek olunca sınırları belli olmayan kalbinizle sevin. İnsanları, mekanları, kitapları, kuşları… Siz bunları yaptığınızda çocuğunuz sizi izliyor olacak. Karşısında hayatın güzelliklerine gözlerini kocaman açmış, karşılaştığı sorunlarda ise umudunu kaybetmeden bir çözüm yolu arayan bir ebeveyn olacak. Önünde böyle bir örnekle büyüyen çocuğun karamsarlığa ya da olumsuz düşünceye sahip olması biraz zor görünüyor. Çünkü bana kalırsa umutsuzluk, karamsarlık, olumsuz düşünce hep sonradan öğrenilmiş şeyler. Her ebeveyn önce değişimi kendinde başlatmalı. Daha sonra çocuğuna geçirmeli bu duyguları. Çocuğu da kendi çocuğuna. İşte alın size olumlu düşünen bir nesil. Tıp biliminin hala kesin bir tedavi bulamadığı kansere bile çare olan olumlu düşünce bir topluma yayıldığında onları nasıl güzelleştirdiğini tahmin bile edemeyiz. Hep güzel kalmanız dileğiyle


0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar yer tutucu

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.