HÜZÜN, HAZAN, HAZİRAN
![](https://www.patikatoplulugu.blog/wp-content/uploads/2019/06/Timothy-Easton-Evening-At-The-Iris-Field.jpeg)
Her ayın, her mevsimin bize sunduğu çok farklı güzellikler vardır. İlkbaharla birlikte yeniden canlanan doğa, takındığı çiçekten taçlarla çıkar karşımıza. Kışın ise pencerelerimizden kar tanelerinin süzülüşünü hayretle izler, sıcak çay eşliğinde kitaplarımızı okumaya dalarız. Sonbaharda ise tekdüzelik hâkim olur her yerde. Tüm ağaçlar yapraklarını döker ve toprakla birlikte bir ahenge bürünür. Her yer kahverengi ve toprak kokuludur bu mevsimde. Şairlerimize belki de en çok ilham veren bu mevsimdir. Fakat bu üç mevsim dışında bir mevsim, bu mevsimde de öyle bir ay vardır ki edebiyatımızda çok farklı bir yere sahiptir.
![](http://patikatoplulugu.com/wp-content/uploads/2019/06/Laura-Lee-Zanghetti-A-Visit-To-P-Town-Two.jpg)
Haziran ayı yazın tüm güzelliklerini önümüze seren, yoğun çalışma hayatından kısa süreli de olsa bir kopuş ve ruhumuzu dinlendirdiğimiz o güzel akşamlarının büyüsüyle aklımıza kazınsa da çoğu şair ve yazarımız durum çok farklıdır. Haziran ayı tüm bu güzelliklerle birlikte korku dolu bir aydır onlar için. Bu korkuların en başında da ölüm gelir. Hiçbir şairimiz haziran ayında ölmeyi yakıştıramaz belki de kendisine. Ama edebiyat tarihimize baktığımızda haziran ayının ölümle çok fazla can yaktığını görürüz. Belki de onlardaki bu korkunun başlıca kaynağı şiirleriyle, öyküleriyle, romanlarıyla bizlere edebiyatı sevdiren, şiirleri yıllarca dillerden düşmeyen ünlü şairlerimizi haziran ayında yitirmektir. Haziran ayını ölümü özdeştirmek, şiirlerine ve yazılarına ilham olabilecek böylesi güzel bir aydan mahrum kalma korkusunu da beraberinde getirmektedir. Peki, kimler haziran ayında kaybettiğimiz edebiyatımızın bu büyük isimleri, kısaca onlara da yer verelim.
1.ORHAN KEMAL ( 2 HAZİRAN 1970)
yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran ’63’ü
bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstüm başım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 13 yıl yüreğinde taşıdıktan sonra yazdığı bu şiirin adıdır: “Haziran’da Ölmek Zor”. Nazım Hikmet’in ölümüyle oluşmaya başlayan dizeler, başka bir dostunun, Orhan Kemal’in ölümüyle kağıda dökülmüş ve onun güzel anısına adanmıştır. Hasan Hüseyin’in bu şiirini ithaf ettiği Orhan Kemal de 2 Haziran 1970’te öldü. Son iki yıldır sağlığı ciddi bir şekilde bozulan Orhan Kemal, hem gezi hem de tedavi için gittiği Bulgaristan’da yaşamını yitirdi. 6 Haziran’da cenazesi özel bir arabayla Kapıkule sınır kapısına getirildi. Eski arkadaşlarından bir grup onu karşıladı ve İstanbul’a kadar arabasına eşlik ettiler. Ertesi gün Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. O da şiirle başlamıştı edebiyata, Nazım Hikmet’in yönlendirmesiyle düz yazıya geçmişti.
2.AHMED ARİF – 2 Haziran 1991
1927 Diyarbakır doğumlu şair, Hasretinden Prangalar Eskittim adlı şiir kitabıyla Türk edebiyatında önemli bir yer edindi. Ahmed Arif de öldü aynı gün, 2 Haziran 1991’de. Dağların, Anadolu’nun ve sevdanın ozanıydı.
![](http://patikatoplulugu.com/wp-content/uploads/2019/06/o92uxx.jpg)
3. NAZIM HİKMET – 3 Haziran 1963
Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963 sabahı kapıya bırakılan gazete ve mektupları almak için yatağından kalktı. 1952’de geçirdiği kalp krizinden sonra hasta bir kalple yaşamaya alışmıştı belki. Bursa Hapishanesi’nde geçirdiği yıllardan beri biliyordu kalbinin durumunu. Yine de son yıllarda ölüm daha bir düşüyordu aklına ve dizelerine…
Ölümünden birkaç ay önce yazdığı şiirde şöyle diyordu:
“Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü
kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
Merdivenler daracık”
4. AHMET HAŞİM – 4 Haziran 1933
Ahmet Haşim, uzun bir süredir kalp ve böbreklerinden rahatsızdır. O gün öğleden sonra birden yatağından fırlar. Doktoru gideli yarım saat olmuştur. Yeni evlendiği eşi Güzin Hanım çıplak ayakla yere bastığını görerek ayağına terlik vermek ister. Haşim, terlik giymenin sırası olmadığını söyleyerek yatağa düşer; ölmüştür.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim adlı kitabında, doktorunun “Keşke bir an evvel ölse de kurtulsa; çünkü her gün çektiği azap bin ölüme bedeldir” dediğini yazar. Aynı kitapta ölüm haberini alınca, bir yıldır beklemesine rağmen yıldırımla vurulmuşa döndüğünü de anlatır.
Haşim ölüm fikriyle o kadar çelişmektedir ki onun gözünde: “Ahmet Haşim hayat demekti. Bu formül haricinde bir Ahmet Haşim tasavvur etmek, fizikçe uyuşmaları mümkün olmayan unsurları bir araya toplamak gibi tabii kanunların, aklın, idrakin kabul edemeyeceği bir şeydi.”
![](http://patikatoplulugu.com/wp-content/uploads/2019/06/qxqf5z.jpg)
5. CAHİT ZARİFOĞLU– 7 Haziran 1987
1950’li yılların ikinci yarısı, Kahramanmaraş Lisesi… Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Ali Kutlay, Hasan Seyithanoğlu, Rasim-Alaaddin Özdenören kardeşler ve sonradan aralarına katılan Mehmet Akif İnan… Yedi Güzel Adam. Cahit Zarifoğlu’nun yoksul evinde şiir günleri düzenlediler. İkinci Yeni şiir akımını benimsediler. Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar’ın şiirlerini gece gündüz demeden, bıkmadan usanmadan birbirlerine yüksek sesle okudular. Zarifoğlu’nun kırık penayla çaldığı gitarı soluksuz dinlediler.
Uzun bir ömür yaşayamadan 47 yaşında, kanserden 2 ay gibi kısa bir sürede, yine bir Haziran’da aramızdan ayrılmıştır.
“Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düştü sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kim bilir rüzgârlı eteklerinle
Kim bilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim sensiz
Bu sessizlikle
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sensizlikle”
6. CEMİL MERİÇ – 13 Haziran 1987
Cemil Meriç’in üslubuna yansıyan yalnızlık daha çocukluk yıllarında başlamıştır. Ailesi Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’dan Hatay‟a göç eder.Uzun süredir gözlerinden rahatsızlık çeken Cemil Meriç, 1954 yılında miyop olan gözlerini bir kaza sonucu kaybetmiştir. Gündüzünü kaybeden kuş misali, gözlerini kaybetmek Meriç için büyük bir üzüntü kaynağı, bir yıkılış olmuştur. İntihar etmeyi bile düşünmüştür.
1984’te felç geçirdi, 1987 yılının Haziran’ında ise beyin kanaması geçirerek yaşama veda etti. Yıllar sonra yine yalnızlığıyla, “münzevi yalnızlığıyla” hatırlanacak ama giderek artan okurları sayesinde artık yalnız kalmayacaktı.
![](http://patikatoplulugu.com/wp-content/uploads/2019/06/image-1.png)
7. PEYAMİ SAFA – 15 Haziran 1961
“İki yaşımda iken babam ve kardeşim Sivas’ta on ay içinde öldü. Böyle kısa bir fasılayla hem kocasını, hem çocuğunu kaybeden bir kadının hıçkırıkları arasında kendimi bulmaya başladım. Belki bütün kitaplarımı dolduran bir facia beklemek vehmi ve yaklaşan her ayak sesinde tehlike sezmek korkusu böyle bir başlangıcın neticesidir.”
On dört yaşından itibaren tek geçim kaynağı yazı olan, tepkileri ve romanlarından daha roman olan hayatı ile, Peyami Safa da bir Haziran gününde yaşama veda etmiştir.
![](http://patikatoplulugu.com/wp-content/uploads/2019/06/15he7nt.jpg)
8. Hasan İzzettin Dinamo – 20 Haziran 1989
Doğumundan ölümüne kadar bütün yaşamı acılar, yoksulluklar, işkenceler, sürgünler ve hapisler içinde geçti yazar-şair Hasan İzzettin Dinamo’nun.
Bu zorluklarla dolu hayat, 20 Haziran 1989’da son buldu.
“aradığım fazla değil
bir lokma ekmek kapısı
ne ebediyetin yapısı
ne cennetin lokantası
yıldızları bile seyredemiyorum
vakit darlığından
her akşam boynu bükük
eve dönüyorum
eski ümitlerimin mezarlığından”
9. Ahmet Muhip Dıranas – 27 Haziran 1980
Fahriye Abla” şiiriyle tanınan şairimiz, halk şiiri geleneğinden yararlanarak konuşma havası içinde yazdığı eserleriyle tanınır. Yapıtlarında metafizik, güzellik, aşk ve doğa konularına değinen sanatçımız, sembolist şiir anlayışını halk şiiri ile birleştirmiştir.
Bu şairlerimiz dışında Cahit Irgat, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Halide Nusret Zorlutuna, Cahit Külebi, Fuat Köprülü gibi edebiyatımızın önemli isimlerini de haziran ayında kaybettik. Ruhları şad olsun.
KAYNAK: KMÜ Sosyal Bilimler Araştırmalar Dergisi, NTV Tarih Dergisi, Oda TV
0 yorum