GURBET YOLCULUĞU
İnsanın doğup büyüdüğü baba ocağından uzakta olmasının ne demek olduğunu lafzen hepimiz biliriz; ama manasını bilir miyiz onu bilemem. Çünkü yaşamayanların hissedebileceği bir durum değildir bu. Geçirdiğimiz deprem sevdiklerimizin çoğunu yaşadıkları şehirlerden uzaklara götürdü. Hayat, onları birer gurbet yolcusu yaptı. Hepsine geçmiş olsun dilerim.
Bu yazımda tarihin en güzel gurbet yolculuğunu anlatacağım: Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem ) Medine’ye hicretini.
Medineli müminler ve Medine’ye hicret eden ilk sahabeler, Hz. Muhammed’in Mekke’den ayrıldığını, Medine’ye yola çıktığının haberini aldıklarında özlemle onu beklemeye koyulmuşlardı. Sabah namazından sonra dışarı çıkarlar, güneş yükselip gölgeler kayboluncaya kadar yolunu gözlerlerdi.
Bir gün iş için evinin damına çıkan Yahudi ‘Ey Beni Kayle! Beklediğiniz geliyor.’ diye Medinelilere seslendi. İşte o zaman Yesrib ve civarında bir hareketlilik başladı.
Enes (r.a) ‘O günkü manzaranın bir benzerini hiç yaşamadık! Görmedik!’ der.
İnsanlar yollara dökülmüştü ve Medinelilerin dillerinden sevinç içinde neşideler dökülüyordu.
Yesrib’in büyükleri Resulullah’ın (sallallahu aleyhi vesellem ) önüne geçiyor ısrarla onu kendi evlerine davet ediyorlardı. Gelen, bir peygamber olunca, kimsenin kalbi kırılsın istemiyordu. Mübarek dudaklarından ‘Deveyi kendi haline bırakınız. O, memurdur, emrolunduğu yere gider. Beni Allah’ın dilediği yere indirecek ’sözleri döküldü; tercihi devesi Kasva’ya bırakıyordu.
Kasva bir mahalleye girdikten sonra ilk önce boş bir arsada durdu, sonra çöktü. Burası Sehl ve Süheyl isimli iki gence ait bir arsaydı. Babaları Amr ölmüş ve onları yetim bırakmıştı. Arsa daha çok hurma kurutmak için kullanılırdı. Herhangi bir kimsenin evinin önü değildi. Kasva çökse de çöktüğü yerde durmadı, yeniden ayağa kalktı, biraz daha ilerleyerek Ebû Eyyüb el-Ensari’nin evinin önünde durdu ve yere çöktü. Künyesi Ebû Eyyüb olan Halid b. Zeyd (r.a) sevinç içindeydi. Kasva bu sefer kalkmamıştı. ‘İşte burası’ der gibiydi. Sevinçle ileri atıldı. Daha Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem ) devesinden inmeden o, yüklerini eve taşımıştı bile. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem ) Ebû Eyyüb’un evine inmişti. Burası Neccaroğulları’nın mahallesiydi. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem ) onlara komşu olmuştu. Şimdi de küçük kız çocukları kapı önüne gelmişler Resûlullah’a (sallallahu aleyhi vesellem) sesleniyorlardı.
Biz Neccaroğulları’nın kızlarıyız, Muhammed’i ne güzel komşu diye karşılarız.
Onların bu sözleri Allah Resûlü’nü son derece duygulandırıyor, dışarı çıkıyor,
“Rabbim biliyor ki ben de sizleri seviyorum” buyuruyordu.”
Yurttan gurbete geçişin izlerini taşıyan bu olay her duygunun bir arada yaşandığı tarihi bir olaydır.
Hatice Tül Kübra BİLİR
0 yorum