DENGE SOKAĞI
Hayal kuran insanla kurmayan insan arasındaki fark, karanlık gecede lambaları yanan bir sokakta yürümekle lambaları patlamış bir sokakta yürümek arasındaki fark gibidir. Birinden geçerken ürkek ve hızlı adımlar atarken diğerinde daha güvenli ve sağlam adımlar atılır. Birinde korku hakim, diğerinde ise sakinlik. Hayal kurmayan bir insan için hayat zifiri karanlık bir sokaktır. Ve o sokakta önüne ne çıkacağını dahi kestiremeden yürümektir. Yürümenin tek bir amacı vardır, o sokaktan kurtulmak. Tıpkı depresyondaki bir insan gibi. Depresyonda olan bir insan yaşamak için bir neden bulamaz. Aslında bu bir ihtiyacın dışavurumudur, anlam ihtiyacı ve arayışı. Yaşamın gayesi olmadığında insanın sokak lambaları patlamış demektir. Tek bir amaç vardır, sokaktan kurtulmak. Yani yaşamın anlamsızlığından sıyrılıp ya bir anlama kavuşmak ve kendini bulmak ya da hiçbir anlam bulamadan yok olup gitmek.
Hayallerimiz bize karanlık gecede yürümeyi kolaylaştıran sokak lambalarımızdır. Bazen daha çok tutunuruz bu hayallere bazen daha az. Bazen lambalarımız söner, sonra yerine yenisi gelir. İnsan kurduğu hayaller kadar aydınlatır gecelerini. Depresyondaki insan, sokağı aydınlatacak ışıkları kaybettiği için çıkamaz o sokaktan. Ve bizim depresyon karanlığını yaşamamızı önleyen şey, hayallerimizdir. Hayal kuracağız ve aydınlanacak gecelerimiz ama bunun bir sınırı olmayacak mı? İnsan = Denge formülü ile hayal kurma konusuna yaklaşırsak hiç hayal kuramamanın -aslında anlamını kaybetmenin- depresyona sebep olması gibi aşırı hayal kurmanın da insanı gerçeklikten uzaklaştıracak düzeyde bir hayalciliğe sevk ettiğini görürüz. Depresyon karanlık bir sokaksa aşırı hayalcilik de karanlık sokakta gözümüze tutulan el feneri olabilir. Bu durumda ikisi de rahatsız eder. Hayatın her alanında olduğu gibi hayal konusunda da bir denge söz konusu. O halde sağlıklı insan, hayallerindeki dengeyle karanlık sokakları aydınlatabilen insandır.
Peki bu dengeyi nasıl kuracağız? Aslında yazının tamamında dile getirdiğimiz gibi hayal kurmanın insanı hayata bağladığını unutmadan, aşırı hayal kurmanın da insanı gerçek hayattan kopardığını unutmadan yürüyeceğiz o sokaklarda. Bizi hayata bağlayan hayallerimiz olacak. Her birimiz için değişen hayaller. Herkesin gönlünde yer etmiş ve düşündüğünde onu ileriye doğru bir adım atmaya itecek farklı hayalleri, farklı yaşam amaçları vardır. Bu hayalleri ertelemeden yaşayacağız. Yapmak istediklerimiz, görmek istediklerimiz, gezmek istediklerimiz ve dahası. Erteledikçe değerinden bir şeyler götürüp ışığını yitirir bizim için. Belki de harekete geçtiğimizde o el feneri artık karşımızda olup gözümüzü yormak yerine kendi elimizde olacak ve önümüzü aydınlatacak. Bir sabah karanlığın biteceğine olan inancımızla daha sağlam atacağız adımlarımızı. Yalnızca bir adım başlatacak aydınlığı, o adım bizim ışığımız olacak.
0 yorum