“SEN, SEN OLMA HÜRRİYETİNE SAHİPSİN”

Leyla Akın tarafından tarihinde yayınlandı

“Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!” diye düşünen Martı Jonathan Livingston’un hikâyesi bu…

Sayfa sayısıyla kısacık ama kocaman bir öykü kitabımız özünden ve varlığından farklı olarak alegorik açıdan bir martının gözünden hem kendi dünyasını hem de erdemli bir bakış açısıyla insanlığımızın bakış açılarını yorumlayan, eleştiren ve farklı perspektifleri göz önüne sunan bir eser.
Sayfalarında çokça kullanılan resimlerle hayal dünyanızda koyduğunuz sınırları zorlayacak ve size bir uçma deneyimi yaşattıracaktır. Ayrıca masalımsı bir öykü özelliği taşıyan bu eserin hem çocukların kitaplığında bulunması hem de büyüklerin kişisel gelişim kategorisinde değerlendirip kütüphanelerinde bulundurmaları gereken bir eser.

Bazen kendin olmanın dışlanmak ve yalnızlaşmak olduğunu da gözler önüne sürmektedir.
Lakin yalnızlaşmaya başladığımız anda aslında dünyamızın yeni baştan şekillenmeye başladığını ve bizim gibi düşünen insanların yakın zamanda uydumuz olmaya başladığını da göreceğimizi anlatmaktadır hikâyesiyle yazar Bach.

Özgür ruhlu bir martı Jon’un yükseliş ve var oluş hikâyesi.

“Bir kuşu özgür olabildiğine ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi ?” sorusunun derinliğinde kanatlarımı onarıyorum ve her sayfada bir sözcük kanadıma dokunuyor, sanırım birazdan uçacağım…

Peki siz kanatlarınızın farkında mısınız ve farkında olduğunuz halde hiç uçmayı denemediniz mi? O zaman Martı Jonathan’ a kulak verin, size neleri öğütlüyor;

-Ferasetli biri ol ve kendinin farkına var!

-Kendini bilerek yaşa!

-İçindeki sezgiyi dinle!

“Cennet bir yer, bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir.”

Umarım bir gün siz de Jon gibi bedenin, zamanın, sınırların, sürünün ve geleneklerin uzağında kalmayı kabul eder ve asıl varlığınızı keşfedip, yapabileceklerinizi görürsünüz.

Fikirlerine ve kişisel tutkularına azimle sarılan insanların başlarda dışlanmalara tabi olsa bile zamanla birer birer ve yavaş bir şekilde çevre edinebileceği ve insanları yanında bulabileceğini de göstermiştir. Bunun sırrını ise kitabı okuyanların anlayacağı ve çıkarım yapacağını belirtmek isterim.

 “Diğer martılar seni sürüden dışlamakla sadece kendilerine zarar verdiler ve inan, bir gün bunu anlayacaklar. Bir gün onlar da senin gördüklerini görebilecekler. Bağışla onları ve gerçekleri anlamalarına yardımcı olmalısın. Sevgiden kasttetiğim şey bu benim. Bu işin sırrını çözdün mü, gerçekten sevebilirsin. “

“Düşüncelerinize vurulan zinciri koparın, o zaman bedeninizin özgürlüğe kavuştuğunu göreceksiniz.”

  ANLAMAYA VE ÖĞRENMEYE ÇALIŞIN…


0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar yer tutucu

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.